Skip to main content

Ayrımcılık oluşturduğu bu kadar açık olan bir yasal düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun sessiz kalması, düzenlemeye ilişkin önerilerde bulunmaması ayrımcılığa göz yummak anlamına gelmektedir.

Nejat TAŞTAN
Nejat Taştan - Eşit Haklar İçin İzleme Derneği

Nejat Taştan  Eşit Haklar İçin İzleme Derneği

 

Erişilebilirlik insan hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilebilmesi için önkoşuldur. Eğitim, barınma, sağlık, çalışma vb. bütün temel hakların varlığından söz edebilmenin temel referans noktalarından birisi herkes bakımından erişilebilirliktir. Herkes bakımından erişilebilirlik temel haklar bakımından ayrımcılığın ortadan kaldırılmasında ilk adımdır. Engelliler gibi dezavantajlı gruplar bakımından ise artı öneme sahiptir. Türkiye’nin taraf olduğu BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nde erişilebilirlik engelli bireylerin bağımsız yaşamaları, topluma eşit ve tam olarak katılmaları ve tüm insan haklarını ve temel özgürlükleri diğerleri ile eşit olarak kullanmalarının önkoşulu olarak Genel İlkeler arasında saymaktadır. Sözleşmenin 9. Maddesi’nde de devletleri erişilebilirliğin sağlanması ile yükümlü kılınmıştır.

Madde 9: Erişilebilirlik

“Engelli kişilerin bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve yaşamın bütün yönlerine tam olarak katılabilmeleri için Taraf Devletler, engelli kişilerin başkaları ile eşit olarak kentsel ve kırsal alanlarda kamuya açık olan veya sağlanan fiziksel ortama, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dahil olmak üzere bilgi ve iletişime ve öteki tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için gerekli önlemleri alacaklardır.”

Sözleşme Komitesi Erişilebilirlik hakkında Genel Yorum’unda;

“Engelli kişilerin bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve yaşamın bütün yönlerine tam olarak katılabilmeleri için Taraf Devletler, engelli kişilerin başkaları ile eşit olarak kentsel ve kırsal alanlarda kamuya açık olan veya sağlanan fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dahil olmak üzere bilgi ve iletişime ve öteki tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için gerekli önlemleri alacaklardır.” Erişilebilirliğin fiziksel çevre, ulaşım, bilgi ve iletişim ile hizmetleri kapsayacak biçimde tüm karmaşık yönleriyle birlikte ele alınması önemlidir. Odak noktası artık hukuki kişilik ve binalara, ulaşım altyapısına, taşıtlara, bilgi ve iletişime ya da hizmetlere sahip olanların kamu ya da özel doğası üzerine değildir. Mal, ürün ve hizmetlerin açık ya da kamuya sağlanır nitelikte olması halinde, kamu ya da özel bir kuruluşa ait olması ve/veya bunlardan biri eliyle sağlanması dikkate alınmaksızın herkes için erişilebilir olmalıdır. Engelli bireyler, kamuya açık ya da kamuya sağlanan tüm mal, ürün ve hizmetlere etkili ve eşit erişimlerini sağlayacak ve onurlarını koruyacak biçimde eşit erişime sahip olmalıdır. Bu yaklaşım, ayrımcılık yasağından kaynaklanmaktadır; erişime izin verilmemesi failin kamu kuruluşu ya da özel kuruluş olmasına bakılmaksızın ayrımcı bir fiil olarak değerlendirilmelidir.” (1) Değerlendirmesini yapar ve devletlere engellilerin kamuya açık tesislere, hizmetlere ve bilgiye erişemediği durumları engelliliğe dayalı ayrımcılık olarak yasaklama tavsiyesinde bulunur.

Türkiye’nin BM Engelli Hakları Komitesi’ne sunduğu ilk taraf devlet raporuna ilişkin Nihai Gözlem Raporu’nda da “Engelli bireylerin yaşamın tüm alanlarında engelli olmayan bireyler ile eşit olması ve insanlık onuru ile bireysel özerkliklerine saygı gösterilmesine ilişkin ilkelerin desteklenmesi ve ulusal ve il düzeyinde mevcut mevzuatın ve politikalarının gözden geçirilerek engelliler için insan hakları modeline uyumlu hale getirilmesi” tavsiyesinde bulunmuştur.

Erişilebilirlik ulusal mevzuata 2005 yılında çıkarılan Engelliler hakkında Kanun’la girmiştir. Kanunun ilk halinde kamusal alanlar ve hizmetler için 7 yıl süre tanınmış ancak 2012 gelindiğinde yeniden süre tanınması için yasal düzenleme yapılmıştır. Kanunun çıktığı 2005 yılından bu yana geçen süre 18 yıldır. Durum açıkça şöyle ifade edilebilir 18 yıl boyunca erişilebilirlik düzenlemeleri yapmak ve engellilerin eşitliğini sağlamak yerine, öngörülen sürelerin bitiminde yeni süreler tanıyarak engellilerin insan hak ve özgürlüklerini kullanmalarında ayrımcılığa uğramasına göz yumulmuştur.

Nitekim Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına ilişkin bilgilendirme notunda belirtildiği üzere Kanun’un yayımlandığı tarih de dikkate alındığında geçen süre içinde her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi amacıyla gerekli iş ve işlemlerin yapılması için öngörülen sürenin dört yıl daha uzatılmasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirmesi hakkı bağlamında devlete yüklenen engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alma şeklindeki pozitif yükümlülüğe aykırıdır. (2)

 

Kanuni Düzenlemelere Dair TİHEK’in Görev ve Yetkileri

 

2016 yılında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu çıkarılmıştır. Kurumun temel görevi ayrımcılığın önlenmesidir. Kanunun 9. Maddesinde kuruma ayrımcılığın önlenmesi için görev ve yetkiler verilmektedir. Engellilik kanunda sayılan ayrımcılık temelleri arasındadır. Kanunda kurumun görevleri arasında Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları sözleşmelerin ulusal uygulamasını izlemek görevi de bulunmaktadır. Bu görev gereğince TİHEK’in engelli hakları sözleşmesinin uygulamasını izlemek görevi bulunmaktadır. 9. Madde ayrıca kuruma “Görev alanıyla ilgili mevzuat çalışmalarını izlemek, değerlendirmek, bunlara ilişkin görüş ve önerilerini ilgili mercilere bildirmek” görevi de verilmiştir. Bu görev için herhangi bir talebin olması da gerekli değildir.

Mevzuat çalışmalarının izlenmesi ayrımcılığın yapısal hale gelmemesi için hayati önemdedir. Ancak TİHEK kurulduğu tarihten bu yana kanunla verilmiş bu görevi yerine getirmemektedir.

Nitekim AYM tarafından bugün Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen hükmün yer aldığı 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Temmuz 2022’de çıkarılmıştır. Ve TİHEK bu kanunun erişilebilirlik ile ilgili düzenlemesinin ayrımcılık yaratacağı konusunda kamuoyuna açık bir görüş oluşturmamıştır.

Ayrımcılık oluşturduğu bu kadar açık olan bir yasal düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun sessiz kalması, düzenlemeye ilişkin önerilerde bulunmaması ayrımcılığa göz yummak anlamına gelmektedir.

TİHEK’i kanunla kendisine verilen mevzuat oluşturma görevini yerine getirmeye, yasama sürecinin izlenmesi sürecinde hak eksenli sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapmaya davet ediyoruz.

 

__________________________________________________

1  BM Engelli Komitesi Genel Yorum No:2 https://www.esithaklar.org/yayinlar/
https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/norm-denetimi-basin-duyurulari/bazi-hizmetlerin-engellilerin-erisebilirligine-uygun-h%C3%A2le-getirilmesi-icin-ongorulen-sureyi-uzatan-kuralin-iptali/

Nejat Taştan Kimdir?

 

1964 Adıyaman doğumlu. 1986’dan bu yana insan hakları hareketi içinde aktivist olarak yer aldı.İnsan hakları ve ayrımcılık alanlarında çalışan pek çok sivil toplum örgütünün yönetim ve danışma kurullarında yer aldı. Irk, etnik köken, din ve inanç ayrımcılığı, engelli hakları, barışçıl toplantı ve örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere birçok hak ve özgürlük alanında uzmanlığı bulunuyor. Bağımsız Seçim İzleme Platformu kapsamında 2011’den itibaren Türkiye’de yapılan her seçimin izleme çalışmalarında aktif rol oynadı. Kurucu üyesi olduğu Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nde Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevini sürdürüyor.

Eşitlik İzleme Merkezi
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.