TİHEK’E AÇIKÇA SORUYORUZ!
- Kurumunuzca alınan 2023/844 sayılı kararda Sağlık Bakanlığı’nın ÇÖZGER raporlarına ilişkin uygulaması hakkında yaptığınız dolaylı ayrımcılık tespiti sonrası; deprem sürecinde kamu makamları tarafından alınan genel kararlar veya uygulamaların herhangi bir grup için dolaylı ayrımcılık oluşturmadığına ilişkin inceleme yapacak mısınız?
- Bilindiği üzere, T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nca “hane başı destek ödemesi” adıyla depremzede ailelere destek ödemesi yapılmıştır. Genel bir uygulama olarak yapılan uygulamada depremzede hanelerin büyüklüğü, deprem öncesi hane geliri, hanedeki çocuk, yaşlı ve engelli sayısı dikkate alınmamıştır. Kurumunuzun, “10.000 TL hane başı destek ödenmesi” uygulmasının dolaylı ayrımcılık olup olmadığına ilişkin görüşü nedir?
- 2023/844 sayılı kararda; yaptığınız dolaylı ayrımcılık tespitinin başvurucu dışında çok sayıda kişiyi etkileme potansiyeli taşımasına; bir kamu idaresi olarak Sağlık Bakanlığı’nın bütün diğer aktörlerden daha özenli olması gerekliliğine; bakanlığın bütçe büyüklüğüne ve karara ilave görüş yazan kurul üyesinin görüşlerine rağmen; bakanlık hakkında uygulanan idari para cezası hangi kritere göre belirlenmiştir?
- Kurumunuz 2023 yılında tek bir kişiyi etkileyen ayrımcılık kararlarında bile üst sınır olan 89,571 TL idari para ceza vermiş iken Sağlık Bakanlığı’na 10.000 TL ceza verilmesinin özel bir nedeni var mıdır?
- Kurumunuzca alınan 2023/844 sayılı kararda yaptığınız dolaylı ayrımcılık tespiti sonrasında 28 Eylül 2023 tarihinde kamuoyuna açıkladığınız “Deprem Sonrası Yaşananlara İlişkin İnsan Hakları ve Ayrımcılık Hukuku Bağlamında İzleme Raporu”nu geri çekip; insan hakları normları, ayrımcılık yasağı ilkesi üzerinden yeni rapor hazırlayacak mısınız?
- Kurumunuz “Deprem Sonrası Yaşananlara İlişkin İnsan Hakları ve Ayrımcılık Hukuku Bağlamında İzleme Raporu”nun hazırlık sürecinde hangi dezavantajlı gruplarla görüşme yapılmıştır?
- Bilindiği üzere 8 Şubat 2023 tarihinde Hatay Cezaevi’nde meydana gelen olaylarda 3 mahkum hayatını kaybetmiş ve birçok mahkum yaralanmıştır. Kurumunuz “Deprem Sonrası Yaşananlara İlişkin İnsan Hakları ve Ayrımcılık Hukuku Bağlamında İzleme Raporu”nda bu olaya neden yer verilmeştir? Bu olayla ilgili olarak ilgili cezaevine herhangi bir inceleme ziyareti yapılmış mıdır?
- 16 Şubat tarihinde kurumunuzca yapılan basın açıklamasında deprem bölgesinden “yağmacı” oldukları iddiasıyla bazı kişilerin kötü muameleye maruz bırakıldıklarını içeren çeşitli görüntü ve videolar”ın kamuoyuna yansıdığı, bu olayların kurumca izlendiği bilgisi yer almaktadır. Bu olaylara “Deprem Sonrası Yaşananlara İlişkin İnsan Hakları ve Ayrımcılık Hukuku Bağlamında İzleme Raporu”nda neden yer verilmemiştir? Kurumunuz bu olaylarla ilgili hangi sonuçlara ulaşmıştır?
- 17 Şubat tarihinde kurmunuzca yapılan basın açıklamasında “Mezkûr Kanun uyarınca, deprem bölgelerinden gelen vatandaşlarımızla yapılacak satış ve kiralama süreçlerinde konut ve barınma hakkının en temel insan haklarından biri olduğu ve bu süreçlerde herhangi bir ayrımcı muamelede bulunulmaması gerektiği hususları ilgililerce göz önünde bulundurulmalıdır. Kurumumuz tüm bu hususların takipçisi olacaktır” bilgisi verilmiştir. Kurumunuz bu konunun takibi kapsamda hangi bilgilere ulaşmıştır? Bu bilgilere raporda neden yer verilmemiştir?
- Raporda yer verdiğiniz bilgilere göre (rapor tarihi itibariyle) kurumunuza deprem bölgesinden 21 başvuru yapılmıştır. Kurumunuzca bu başvurulardan kaçı hakkında ihlal kararı verilmiştir? İnceleme süreci devam eden kaç başvuru bulunmaktadır?
- Yine Raporda yer verdiğiniz bilgilere göre depremle ile toplam 48 başvuru yapıldığı belirtilmektedir. Bu 48 başvurudan kaçı hakkında ihlal kararı verilmiştir? İnceleme süreci devam eden kaç başvuru bulunmaktadır?
- Kurumunca 13 Mart tarihinde kamuoyu paylaşılan “Deprem Sonrası Durum Ve Afet Yönetimine İlişkin İnsan Hakları Temelli İzleme Faaliyetleri” kitapçığındaki “Karar alıcılar tarafından oluşturulacak politika belgelerinin insan haklarını temel alması ve bu konuda yetkili mercilere tavsiyelerde bulunulması” konularında çalışma yürütüleceği belirtilmiştir. Kurumunuz bu güne hangi konularda, hangi kurumlara tavsiyelerde bulunmuştur?
- Raporu hazırlarken, 6 Şubat sonrası alınan karar ve uygulamaların Birleşmiş Milletler Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi’nde yer verilen afet sonrası dezavantajlı gruplar bakımından devlet yükümlülüklerini karşılayıp karşılamadığına bakılmış mıdır?
Neden Sorduk?
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş depreminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Depreme karşı yürütülen kamu politikalarının devletlerin insan hakları yükümlülüklerine uygun olması, depremlerin yarattığı sonuçların farklı gruplar bakımından daha yıkıcı olmamasını sağlar.
TİHEK’in yapılan bir başvurusu sonrasında aldığı 2023/844 sayılı karar, TİHEK tarafından 2023 yılı Eylül ayında kamuoyuna açıkladığı “Deprem Sonrası Yaşananlara İlişkin İnsan Hakları ve Ayrımcılık Hukuku Bağlamında İzleme Raporu”nu tartışmalı ve yetersiz hale getirdiğini düşünüyoruz.
Karar, afet dönemlerinde devletlerin insan haklarına ilişkin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde ayrımcılık yasağı ilkesinin ihlalinin önlenmesi bakımından kamu idaresi tarafından gerçekleştirilen genel uygulamaların farklı gruplar bakımından dolaylı ayrımcılık yaratıp/yaratmadığının belirlenmesinin somut bir vaka üzerinden ortaya çıkarması bakımından önemlidir.
Karar aynı zamanda ulusal eşitlik mekanizmalarının afet dönemlerinde gerçekleşen devlet uygulamalarını başvuru konusu olmadan ayrımcılık yasağı bakımından değerlendirmesinin önemini de ortaya çıkarmıştır.
TİHEK’e Yapılan Başvuru İle İlgili Bilgiler
Y.G; İşitme engelli kızı N.G’nin uygun eğitim alabilmesi için Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu (ÇÖZGER) çıkarmak amacıyla Hatay Kırıkhan Devlet Hastanesine 16.1.2023 tarihinde başvurduğu, ancak deprem nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan uygulama nedeniyle rapor alma sürecinin tamamlanmadığı iddiasıyla TİHEK’e başvuru yapmıştır.
TİHEK’in bu başvuru ile ilgili olarak almış olduğu 2023/844 sayılı kararı ile Sağlık Bakanlığı’nın ayrımcılık yasağı ihlali yaptığına karar vermiş ve Sağlık Bakanlığı aleyhine 10.000 TL idari para cezası uygulamıştır. Bir kurul üyesi belirlenen ceza miktarının düşük olduğu ve bakanlık aleyhine daha ciddi bir ceza uygulanması gerektiğini belirterek karara ilave görüş yazmıştır. Kararın gerekçesinde;
“31. Dosya kapsamında ÇÖZGER düzenlenmesi için Hatay Kırıkhan Devlet Hastanesin başvuru tarihinin 16/1/2023 olduğu, başvuru sahiplerinin rapor alma sürecinin başlatıldığı hastanede kalan işlemlerini devam ettirmediği takdirde e-Rapor Sistemi üzerinden ilgili rapor kaydının rapor başvurusu tarihinden 6 ay sonra pasife düşeceği, bu kapsamda bahse konu Raporun kaydının 19/6/2023 tarihinde pasife düştüğü ve Kurumumuz tarafından inceleme ve araştırmaya başlandıktan sonra Sağlık Bakanlığının kendisi ile iletişime geçip problemi çözmeye çalıştığı, önceki raporun iptal edildiği ve 20/7/2023 tarihinde kızı için ÇÖZGER aldığı anlaşılsa da söz konusu Raporun başvurandan kaynaklı olmayan sebeplerle yaklaşık 6 ay geç alındığı, bu zaman zarfında CİMER üzerinden durumun düzeltilmesi ve alternatif tedbirlerin uygulanması suretiyle soruna çözüm bulunması talep edilse de depremden yaklaşık 3 ay sonra 2/5/2023 tarihinde Sağlık Kurulunun henüz faaliyete geçmediği ve normalleşme sürecine geçilmesi için çalışmaların yapıldığının belirtildiği de göz önüne alındığında muhatap İdarenin bu süreçte yaşanan mağduriyetleri gidermek amacıyla gerekli ve uygun tedbirleri almadığı ve raporun pasife düşmesi için öngörülen 6 aylık sürede deprem bölgesinde yaşayan engelli bireyler için gerekli istisnai düzenlemeleri yapmadığı değerlendirilmiştir.
….
- Belirtilen gerekçelerle muhatap İdare tarafından ÇÖZGER düzenlenmesi sürecinde deprem bölgesinde yaşayan engelli bireyler için gerekli ve uygun önlemlerin alınmaması ve istisnai düzenlemelerin yapılmaması sebebiyle başvuranın kızı N. G.’nin toplumsal yaşama eşit katılabilmesi için eğitim başta olmak üzere sağlık, rehabilitasyon, cihaz, ortez, protez, çevresel düzenlemeler ve diğer sosyal ve ekonomik haklara ve hizmetlere erişimi açısından dezavantajlı bir duruma düştüğü değerlendirilmiştir.
……
- Sonuç olarak muhatap İdare tarafından başvuranın ÇÖZGER alma sürecindeki işlemlerinin tamamlanması amacıyla mevcut olan düzenlemelerde istisna tanınmaması ile gerekli ve uygun önlemlerin alınmaması suretiyle başvuranın nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir durumu düştüğü anlaşıldığından engellilik temelinde ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.”
Tespitlerine yer verilmiştir.